31 Aralık 2014 Çarşamba

DENİZLİ / SERİNHİSAR'IN DÜĞÜNLERİ

Her insanın bir gün dünya evine giderken yaptığı düğün gibi bizim de kendi adetlerimize göre düğün yapılır. Peki bu düğüne nasıl hazırlanır kaç gün sürer bu düğüne ilk adım düğünden önceki söz ya da nişan ile ilk adımlar atılır aradan zaman geçtikten sonra düğün tarihi geldiğinde düğüne başlanır.  Bu düğün 5 gün devam eder cuma gününden başlayıp salı günü akşama kadar devam eder.
1. GÜN
 Cuma günü sabahtan oğlan evinde yufka ekmeği pişer daha sonra bu ekmeklere yağ sürülür.  Yağladıktan sonra oğlan evi toplanıp kız evine giderler.  Ekmekler yenir sonra gelinin takılarını oģlanın annesi geline takıları takar. Akşam olunca tekrar kız evine gidilir.  O gün akşam oğlak kesilir ve kadınlar oynamaya başlarlar. O gün telli ya da üç etek denilen yöresel kıyafetler giyilir. Saat 11 sıralarında ciğer kavurması kız ciğeri denilen yufka ekmeği arası ciğer  misafirlere dağıtılır. Oğlan evi geri döner.
2.GÜN
Cumartesi sabah oğlan evinde yemek olur. Öğlen olunca kız evine gidilir buna Çeyiz denir. Şeker dağıtılır.  Erkekler geri dönerken keşkek dövmeye dibek taşında keşkeklik döverler. Oğlan evine gelince bayrak asılır ve damattan para alınır.  Akşam tekrar toplanırlar kız evine gidilir. Kız evinde oynanır kız nişanlık giyer. Saat 10:30 sularında kına merasimi olur. Kızlar gelinin etrafında dönerler bir tane kına tepsisi olur isteyenler birer kez o tepsiyi gelin ile damadın başında döndürürler. Kına yakılacağı zaman grlin ile damat elini açmaz ve kızın annesi ile oģlanın annesi avuçlarına altın koyarlar bu arada kızın yüzü örtülüdür. Kına yakıldıktan sonra damat gelinin yüzünü açar alnından öper ve harmandalı oynarlar. Gece 12 ye kadar oynanır daha sonra oğlan evi gider kız evinde kızın ayaklarına ve ellerine kına yakılır bi gece de böyle biter.
 3.GÜN
Pazar günü olduğunda oğlan evinde toplanılır.  Damadın sadıcına çeşitli işkenceler yapılır. Mesela üstünde yumurta kırılır un dökülür o artık işkence edenin insafına kalmış birşeydir. Sadıç kendine çeki düzen vermeye gitmişiken damada damat traşı yapılır. Bu işlem de bittikten sonra hoca gelir damat ile sadıç kocanın önüne otururlar ve hoca Kur-an'ı Kerîm okur dualar eder bu arada damadın akrabalarınladan biri damat ile sadıçın eline kına sürer.  Buna güvey dolanması denilir. Bundan sonra gelin almaya gidilir yolda öküz suyu diye bir su da sadıça iskenceler edilir genelde arkadaşlarıdır bunu yapan. Erkek evi kız evine giderken kız evin de de gelinin ayakkabısının altına genç kızların isimleri yazılır ve kimin ki ilk önce silinir ise o kız evlenir derler. Kız evine varıldıktan sonra damat elinde çiçeği ile kızın yanına giderken kız evinin kapısı kapalı olur yakınlardan biri kapanmıştır maksat damatdan harçlık almaktır.  İstenen harçlık verilesiye kadar damat gelinin yanına giremez ancak verdikten sonra kapı açılır. Damat gelinin yanına gidince çiçeği verir ve akrabalar ile fotoğraf çektirilir. Kızın yüzünü babası duvakla örter ve beline kızın işlediği kırmızı kemeri bağlar.  Damat kızı evden alır ve gelin arabasına bindirir gelin ile damat arka koltukta oturur gelinin yanında halası gider kayınvalide  yani damadın annesi de gelin arabasına biner. Artık gelini gezdirme zamanı gelmiştir bizim burada köyü gezdirirler konvoy halinde. Gelin arabası oğlan evine gelince gelin arabadan indirilmez.  Damadın babası çağrılır ve ondanda harçlık istenir o da bu harçlığı verdikten sonra arabanın üzerine bir poşet dolusu şeker , buğday ve para atılır bunun sebebi bereketli mutlu olsun diyedir.  Kız arabadan inmeden kapısının önünde kuzu kesilir.  Ve gelin arabadan iner.  Kayınvalidesinin oraya girer.  Orada gelini bakmak isteyen misafirler bakarlar akrabalar fotoğraf çekilirler.
 4.GÜN
 Pazartesi günü kız evinden gelirler geline üç etek giydirip biraz durup giderler.
5.GÜN
 Salı günü gelin öğleye doğru kuaföre gider gelir kız gelinlik giyer kız evinden gelenlerden 3-4 kişi el ele tutuşup 2-3 metre evin içinde koşarak geline legenin içine su koyup tarak ve bıçak atarak gelini aldırırlar.  Sonra gelininevinde aksama kadar duyulur gelinin evini bakmak için gelin çeyizliklerini odasına serer böylece aksama kadar gelen giden olur akşam kız evine gidilir biraz oturup geri dönerler böylece düğün bitmiş olur. 15 gün sonra kız evi kızın evine gelir altın takarlar  otururlar gelenler geline para verirler sonra giderler. Böylece adetler bitmiş olur ve evlenen çifte mutluluk dilenir...

29 Aralık 2014 Pazartesi

inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.
 
Rabbim` e iman ederim ona inanırım ahiret inancı vardır biz müslümanlarda ölüm günü bize bayram günü gibi gelir. Çünkü  biz Rabbimize kavuşacağız. Peki Rabbim` e kulluk etmeyenler O`na inanmayanlar ahiret gününe inanmayanlar bizim kavuşmamız diye adlandırdığımız bayram  gününü onlar olum deyip geçiyorlar. Temelli olarak yok olacaklarını sanıyorlar ama o gün bizim ölüm günümüz değil bayramımız olduğunu bilmiyorlar...
Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok.
Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.

Bazı insanlar vardır ki üzerinde giyecek elbiseleri bile yokken öyle bir gururları vardır ki başka birisinden bir elbise isteyemeyecek kadar gurur taşırlar.  Ama bazı insanlar vardır ki binlerce elbisesi olmasına rağmen gururu yok vicdanı yok içinde insanlık duyguları diye birşey kalmamış işte bunların arasında ki fark biri fakir ama gururlu diğeri zengin ama kalbi fakir...
  • Kim zahmet çekerse defineyi elde eder.(Mevlana)      

Şimdi ye kadar oturduğunuz sıralar, da okuduğumuz kitaplar da yazdığımız yazılarda hiç bir emeğimiz yoksa eğer bizim gelecek ile ilgili bir hayal kurmamızın hiç bir anlamı da yoktur. Gelecekte kazanmamız için bizim şimdiden bir emek gayret göstermemiz gerekiyor ki gelecek planları yapabilelelim...

İnsan dostunun huyunu alır. .. (MEVLANA)

Bir insan çevresinde bulunan kişilerle takıla takıla mutlaka onun iyi ya da kötü huyunu alır. Eğer arkadaşı iyi ise iyi yönünü eğer arkadaşı kötü ise kötü yönünü benimser. Peki bir insanın kötü huyunu almamak için ne yapabiliriz  dersek eğer nefsimize düşüncelerimize sahip çıkmalıyız.  Her bakımdan arkadaşının iyi huyunu almak o kişiye olumlu yönler katar bu da onun için faydalı olur.  Bunu da Türk atasözü olan " Üzüm üzüme baka baka kararır " ve " Kır atın yanında duran ya huyundan ya da suyundan." atasözü ile bağlantı kurabiliriz...
İsyan etme dua et. (Mevlana)

Eger bir durumda istediğimizin yerine herşey ters gitmiş ise bunu isyan ederek o işi daha fazla zorlaştırmak yerine Allah'a dua ederek O`ndan yardım isteyerek istediğimiz bir olayın ya da durumun yolunda gitmesini vesile oluruz.Bu yüzden hayatta isyan etmek yerine dua etmeliyiz. Bu bizim için daha iyi olacaktır ve dua ile bir yere ulaşırken isyan ile ulaşacağımız yerden daha çok uzaklaşabiliriz...

26 Aralık 2014 Cuma

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
“O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden…
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları…
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
“O benim.” diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin…
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…   
 Nazım birimi ;  Serbesttir.
 Şiir ölçüsü ;  Serbest olduğu için şiirde belli bir ölçü aranmaz. 
 Kafiye ve redif ; Serbest olduğu için redif ve kafiyesi yoktur.
 Teması ;  Kolayca baglanmamak...
Bu şiirde şair ;
Ilk satırında Bağlanmayacaksın bir şeye öyle körü körüne derken eğer olay yada kişi olsun
herhangi birine kesin güvenin olmadan ona baglanma demek istiyor. O olmadan yaşayamam demeyeceksin yaşarsın çünkü sonuçta onunla doğmadın yani o olmasa da yaşayabir bi kişi sonuçta o da insan belki o olmazsa senin için daha iyi olabilir yani birşeyi öyle üstten laflarla, konuşmalarla büyümeye gerek yok ki. Bir insan mutlaka hayatında birini sever sevmese bile bi kere de olsa kalbi atmıştır birine ama çok sevmeyeceksin çünkü o senden daha az severse üzülürsun gerektiği gibi seveceksiniz ileriye kaçmadan masum bi sevgi olacak senin sevgin.Bunun yanında çok da sahiplenmeyeceksin birine bağlı kalacağına hergün kaybetme korkusuyla yaşayacağına hiç kaybetmeyecegin varlık olsun mesela yıldızlar her gece pencereden gökyüzüne bakınca görülebilir onlar  bir dost  gibi onları sahiplenirsen eğer onlar hep yerindedir.Sana ait bişey var peki sende mi birine ait olmak istiyorsun sende renklere ait ol her renk sana mutluluk versin her rengin bi anlami olsun senin için mutlu olursun böylece hem hiç birşeye sahip olmayınca kaybetme korkudan olmaz evde eşyalar bile bunalıma sokar insanı çok eşyaya gerek yok ki bi evde rahat rahat dolasabilecegin bir yer yaşam alanın olacak yaşam alanında fazlalıklarin işi ne peki gerek yok hiç birine sayılı olsa yeter bogulmamis olursun hem. Ne de olsa birgün her canlı bu dünyadan gidecek birşeye sahiplenmeye gerek bile yok. Aslında hayat dediğini elinde tutmayı da bileceksin  öyle aşırı derecede alışmamayıda bileceksin işte o zaman mutlu olacaksın hayatı İlişik davranacaksın hayat sana oyun oynayacagına sen hayata oyun oynayacaksin.

Can YÜCEL

Hayatı :

(1926-1999) İstanbulda doğan Yücel, İzmir milletvekili ve Milli Eğitim Bakanlığı yapmiş olan Hasan Ali Yücel'in oğludur Ankara Üniversitesi Dil Tarih -Coğrafya Fakültesi'ni bitirdi. İngiltere 'de Cambridge Üniversitesi'nde Latince ve Yunanca eğitimi aldı. 1956'da Güler Yücel ile evlendi.

Che Guavera ve Mao'dan çeviriler yaptığı için 15 yıla mahkum edidi. İki yıl sonra çıkan genel afla özgürlüğüne kavuştu. Shakespeare ve Brecht gibi bir çok kişiyi Türkçe'ye aktardı.
Ağustos 1999 tarihinde öldü.